24 Şubat 2010 Çarşamba

artık ağlamalısın

ve bir ke z daha
sen diyorum
senden kaçmalı
annenin öpüp son kez gitmeli su
daha uzağa bu kez
sen başkasını sevdin
saçmalık bu biliyor musun
en çok sevgiden
en alt sevgiye
oysa
ne çok özledim benim için ağlanmasını
azcık dert edinmek
bi maymun kadar özlenmek işte benimkisi
yılda bir kez
annesinin elinden tutup getirdiği bir çocuk tarafından…

en çokta
birisi bana akıl vermeye başladığında içime ölüyorum
ve yola çıkma vaktidir bahti diyorum
ve çıkıyorum
en çok içimde öldüğümde
nefessiz kaldığımda
aslında hiç kimsenin hiç kimseyle olan kavgası bu
en çokta anneme uzanan bir çizgi..
senin annene uzanan
keşke annenin dizlerini dibinde annemin düşünü kurabilme şansım olsaydı..
senin yerine babanı sevseydim..
sen anneme anne deseydin..
hiç tanınmayan elin kızı olarak
ve bir tutam ege köyü zeytin yaprağını getirseydin..
olmadık yerde..senin omzunun kavgasını verseydim...sen tokat atsaydın...ben öfkeme yenik düşüp ağlasaydım..
annen sana kızsaydı..
çok

sonra
en sevilen
yazılan üstüne
dökülen
terkedilmeyen
terketmeyen
ağalayn
ağlatan çokça
sürgüne gönderen
yola
uzak ülkeye
sol omzumda yaşayan
sol omzumda ölen
sol mememin altındaki yara
acıtan
duvarlara yumruk attıran
kıvrandıran
nefessiz gecelerim
en çok kaosum
çocukluğum
yumruğum
ilk öpüşüm
son öpüşüm
her şey
hiç
koca bi hiç
itoğlu it bi sevda
topal bi it
hançerlenen
çolak bi sevda
acımasız
annemin ağıtı
bedduası
ahı
kaderi bahtinin
suskunluğu
ve olur olmaz yerde çığlığ
köpekleşmesi
ağlayaşı en çok
sonra türküsü

değil
naz
var
berna var

ah var
kan var
ölüm var
14 dünde elinde kan kırmızı eriklerle ölüm var
bahti için
sevdası için
kan var
kara sinek
akıl var
naz var
urfalı kız
çadırlar
fukara sofraları var
bahtiye deli gibi sevdası var
ölüm var
ölüm var
13 yaşındaki bahtiye ilk sıkılan ölüm var
berna var
sevdiren kendini
deniz var
doğmamış oğlum var
ömrü yetmeyen beden var
haykırış
bedel
ölümüne sevdalar var
bilmediğin
bilemiyeceğin
her şey
artık o yüzden hiçim
babamın ölümü var
abimin kollarımda ölmesi
ölü annemle koyun koyuna geçirdiğim gece var
var ha var
varha var
acı var
ah var
zulum var
duvara sapladığım ateş böceği var
kurumuş papatya
ölmüş ve kurumuş kelebek var
artık hiç e

burası yanmasın insanın
içimde 5 ölü can var
henüz doğamadan ölen oğlum deniz var
çok sonradan öğrendiğim
sen varsın
su
yüzüme çarpan
konuşamadığım
parmağımdaki ceset
annen var
ilk baktığımda öldüğüm içinde
sen varsın
sevipite beni giden
sevilmeden düş kuran
aptalça bi düş kuran
maymunun kardeşi
annesinin en çirkin tanesi..
maymuna...
sen beni çok yaraladın
hiç bilmediğin bu
asıl hiç bir şey yapmayarak yaraladın
hadi uyu sen
saçlarını boya
omzunu gizle
kırmızı kazağını
beni deli eden kırmızı kazağını
ve beni gömen gülüşünü
hadi beni vur
sonra git...
hiç aklımdan çıkmayan ağız dolusu gülüşünü bana bırak ve git..
söz anneme götüreceğim..
senin dertlerinin beni senden koparacağı gerçeğini biliyorum
o yüzden bütün sözcükleri dudağında öldürüyorum

22 Şubat 2010 Pazartesi

DÜŞ DEĞİLİM

aklı başında her insanın öksürdüğü ay ışığı rengindeki bu kan
elim
ayağım
sonra öpücüğüm oluyor soğuk beden taşıyıcısı şu kırık ayazda…

inadına bir telaşlı ayak izine düştüm şimdi
ellerimle araladığım şu nehrin sahibiyim
kıyısına birkaç çakıl taşı düşürmüştüm en son
üstünde kandan bir mavi öpücük olacaktı en küçüğünde
dudağıma düşen ay ışığındandır…

hassiktir diyorum ay ışığına
git başımdan
o yüzüme tükürüyor
ben onun yüzüne

alıp saklıyorum yüzümü
gözlerine düşmüş ihanet gölgesine
sen yinede ele ver beni…….

vermelisin…
çünkü düştüğümde bir yanına
mavi bir ay ışığı hançeri taşırım sol omzumda
hadi iki elinle bastır iyice
sarsılan çocukluğumdur ayağının altında…

masal
sol yumruğuma düşen sancıdır
hani yıldızlardan bir ülkeydi türkümüz
ve hınca hınç düşerdik annemizin dudağından meydanlara
aklını oynatırdın sen gözlerimdeki hınçtan…

aklımı oynatan masumiyetin kanayışıydı
anlamadın
anlamazsın ki...

anlamadığım
anlamadığın
belki bir mızaka çalan çocuğun fularıdır
her baktığımda oturup kaldırıma ağlarım…

kaldırımlara bıraktığım gençliğim senindir
ne olur onun seyrek sakalından kalmış gölgelerine dokun
gerisi mi
hiç işte...

bu son ölümdür bana
ne olur gözlerimi sen kapa...
bahti**