31 Mart 2010 Çarşamba

: güzel bir hikaye.akıllıca

PATATES TARLASI

Nebraska'da yaşlı bir adam yaşardı. Patates ekimi için bahçeyi bellemesi gerekiyordu, lakin bu çok zor bir işti. Tek oğlu olan David ona yardım edebilirdi, fakat o da hapisteydi. Yaşlı adam oğluna bir mektup yazdı ve müşkülatını izah etti.

Sevgili David,

Patates bahçemi belleyemeyeceğimden, kendimi çok kötü hissediyorum.
Bahçeyi
kazmak için oldukça yaşlanmış sayılırım. Burada olsan bütün derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahçeyi benim için hallederdin.

Sevgiler
Baban


Bir kaç gün sonra oğlundan bir mektup aldı.

Babacığım,
Allah aşkına bahçeyi kazma, ben oraya cesetleri gömmüştüm.



Sevgiler
David


Ertesi gün sabaha karşı saat 04:00' de FBI ve yerel polis çıka geldi ve tüm sahayı kazdılar, lakin hiç bir cesede rastlamadılar. Yaşlı adamdan özür dileyerek gittiler.


Ayni gün yaşlı adam oğlundan bir mektup daha aldı.


Babacığım,
Simdi patatesleri ekebilirsin. Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım.

Sevgiler
David


BİR GÜÇLÜKLE KARŞILAŞTIĞINIZDA, KENDİNİZE BIR KAÇIŞ YOLU DEĞİL, BİR ÇIKIŞ YOLU ARAYIN.


D. L. Weatherford

ANNEME İYİ BAK BABA..

ANNEME İYİ BAK BABA OLURMU..

Benden sana evlat vasiyetidir; baba, anneme iyi bak!

Akşam en heyecanıyla televizyon izlerken, sen anneme bak.
Yaşanmışlıklarını göreceksin çocuksu bakışlarında;
Yaşattıklarını, yaşatamadıklarını, sana adanmış koskocaman bir ömrü göreceksin bakışlarında

Akşamları geç geldiğinde yiyemediği lokmaları göreceksin, boğazına dizilen.
Sen kızmayasın diye, uyurken komşulara gidişlerini, bizim ağzımızı kapatmalarını, yüreğinin ağzına geldiği zamanları göreceksin.
Baba, anneme iyi bak…

-‘’Hanım ben gidiyorum ‘’ dediğinde, sen merdivenleri inene kadar ardından bakan insana bir kez durup, merdivenin 5 ci basamağında, sen bak!
Gözlerinde sen daha gitmeden seni özleyen bir kadın göreceksin.
Sokakta gördüğün arkadaşının sıktığın eli gibi bir kez olsun sarıl ona.
Sıkıca!
Sevgiyle!
Saatlerini harcadığın kahve sandalyesinde, yudumlarken bardağından çayını; hiç birinin tadının annemin çayının tadına benzemediğini fark ederek; evde, senin için yemek yapmanın telaşında olan o kadını düşün.
Koyarak üç beş kuruş yarım bıraktığın bardağın yanına, en hızlı adımlarınla koş baba.
Seni terk eden annen gibi,
Ardından bıçaklayan dostların gibi,
Senin kıymetini bilmeyen evlatların gibi değil;
Ne zaman düşsen, canın acımasın diye düştüğün yere çimen olan,
Her bayramda senin elini ‘’evimin direği ‘’ diyerek öpen o kadına iyi bak baba

Ne kadar usulca çıksan da merdivenleri
Senin geldiğini daha ilk basamakta anlayan kadına,
Yüzün asıksa, mutfağında sessizce ağlayan ama sana soğanın ne kadar acı olduğunu söyleyen kadına,
Sen hastaneye yattığında; ağlarken uyuyan, uyanınca ağlayan; ‘’bu ev çok büyük geldi bana ‘’ diyen anama iyi bak baba.

Sarıl bu anneler gününde boynuna.
Tut ellerinden, öpüver.
Ve deki ona;
‘’Siyah saçlarımın terk ettiği yıllarımdan geriye, bir sen kaldın ve ben bir tek sana kaldım.! ’’

Anama iyi bak baba
Onun gözlerinde sana adanmış koskocaman bir ömür göreceksin

günaydın




Gözlerimi kapatıyorum hayalinle
tekrar açmamacasına...
iyi sabahlara...



Günaydın yârim
Günaydın benim olmayan yanım
Sol yanımda ki sızım
Günaydın

Sabahın ışığı odama habersizce girdiğinde
Sevdama sana günaydın dercesine
Beni yakıp kavuran, yok etmeye çabalayan
Sensizliğe günaydın

İçimi delice saran özlemine
Artık alıştığım hasretine
Yüreğimde biriktirdiğim nefretime
Günaydın sebebim günaydın

Günaydın bana aşkım günaydın...

Basit bir gecede kendimi satmışlığıma
Basit bir kaç kelimeye kandığıma
Her defasında asla olmazlığıma
Günaydın, günaydın

Şimdi sen uzaklardan bana bir şiir yaz
İçinde her şey olsun
Ama bir ben olmayım
Bir türkü söyle kendi sesinle
Ama ben duymayayım
Bana bir dünya kur içinde umut olsun
Ama benden eser olmasın
Ben böyle saçmalarken yazdıklarımı oku
Ama ben görmeyim
Ve öyle bir ben yarat ki sende
Ben bile ben olduğuma inanmayım

Günaydın sebebim günaydın
Ben yokum...



alıntı